ALAATTİN BENDER - RADİKAL- Kültür / 21/05/2010
Yaramaz çocuğun yap-bozları
Onay Akbaş'ın biraz çocuk resimleriyle biraz kuklalarla akraba olan kendine özgü figürleri, Ankara'da sergileniyor
ANKARA - Tuvalin üzerindeki perde kalktığında yaşamdan dakikalardır tuval üzerinde oynanan. Tıpkı bir oyun gibi. Siz
deyin Karagöz oyunu; ben diyeyim hayat oyunu. Ortada bir oyun olduğuna göre oyuncular da olmalı, oyunbozanlar da.
Ama, oyunu kurgulayan kişi - kuklacı - Onay Akbaş asla unutulmamalı.
Karşılaştığımız, karşılaştığınız, belki de karşılaşacağınız yüzlerdir onlar bu karnavalda. Bazen bugünden, bazen
dünden, hatta mitolojiden kopup gelen figürler. Sırasında, bir kuaför, bir öğretmen, boksörler, balık tutanlar ya da bildik
Kral Midas ve tabii ki kulağını kesen Van Gogh ve daha niceleri. Hepsi Grup Sanat Galerisi’ndeki bu sergide.
Hayata ilişik yaşayan tüm bu figürler çocuk resmine olduğu kadar kuklalara da akrabadır. Karagöz oyunundakine
benzer kocaman gözleri, yırtık ağızları, kırpık burunları, iplerle kurgulanıyormuş izlenimi veren köşeli bedenleri figürlerin
tipik karakterleri olup sanatçıya anlatımcı bir dünyanın kapılarını aralamakta, üyesi olduğu grubun bir temsilcisi olarak
kendine özgü bir figür resmi yaratmaktadır. Bunu yaparken, yıkmadan yapmayı, eksik halkaları tamamlamayı
yeğlemiştir. Zira, ‘sanat tarihiyle aramda kopukluk yok: Dışavurumcuların lekeleri, fovistlerin renkleri, klasiklerin
kompozisyonlarına, onların altın sayılarına bile sahibim’ sözleri boşuna değildir.
Felsefesi sağlam resimler
Bir falcı gibi anlatımcıdır da ‘düş gezgini’ Akbaş’ın resimleri. Yapıtları estetik ve lirik bir anlatıma sahip olduğu kadar,
sırasında tematik resim dizilerinin isimlerinden de anlaşılacağı üzere felsefi ve siyasidir de: Yalancı Peygamberler,
ardından Kuklacılar, Kelebek Avcıları, Oyunlar, Oyuncaklar, İktidar, An ve Bellek, Özgürlük vb. Resim yapmak,
karakterlerini anlamlandırmak için bir nedene ihtiyaç duyar. Kavramlar üzerinde uzun soluklu çalışmalar yapar.
Entelektüel kimliğiyle, geçmişten biriktirdikleriyle felsefi ve mitolojik araştırmalara girişir. Adeta bir pil gibi belleğini şarj
eder. Yüklendiği potansiyeli enerjiye dönüştürme zamanı gelmiştir artık. Deşarj işlemi başlar. Taslaklarından
oluşturduğu mizah ve ironi yüklü kompozisyonları tuval üzerine çizer. Sıra boyama aşamasına gelmiştir. Tuval yüzeyi
aydınlanmaya, renkler ışıldamaya başlar. Resim bittiğinde geriye tatlı bir yorgunluk kalır.
Onay Akbaş resmi, bir vitray gibi, bir ‘yap-boz’ gibi geometrik parçalara bölünmüştür. Parçaların kendi içinde renk
tonlaması yoktur, ancak değişik parçalarda renk tekrarları vardır. Fırçanın boya dokusu içerisindeki dalgalanmasıyla
oluşan, güldikenleri gibi yüzeyi kaplayan ve adeta nokta nokta yüzeye ışık saçan yansımalar, onun resminin özelliğidir.
Kimbilir, belki de bu ışımalar, sanatçının Fatsa’da geçen çocukluk döneminin fındık harmanlarında, Van Gogh’un
‘yıldızlı gece’sini çağrıştıran gecelerde gökyüzünü seyre daldığı, hayaller kurduğu yıldızların bilinçaltında yer etmesinin
bir sonucudur. Resimdeki renk tonları pastele yakın olsa da zıt renklerin tekrarıyla resimde sürekli bir devinim, bir
gerilim vardır. Sırasında simgesel çağrışımlar yapan sembolik bezemeler de resminde yer tutar. Resmi, gerçekte iki
boyutlu ve perspektiften uzaktır. Ancak, yanyana parçalarda farklı renklerin, açık - koyuların kullanılması ile figürler
hacim kazanır.
Üç yıl sonra ilk sergi
1988’den beri Paris’te yaşayan İstanbul’un 2010 Kültür Başkenti olması nedeniyle Le Monde Gazetesi’nin bloglarında
tanıtmaya başladığı 10 Türk sanatçıdan biri olan, modernizmin peşinden - Van Gogh’un izinden koşan seyyah ressam
Onay Akbaş, üç yıl aradan sonra ‘Varoluş Karnavalı’ adlı yeni resimlerini Ankara Grup Sanat Galerisi’nde sergiliyor.
Bu yaramaz çocuk tuval üzerinde inşa ettiği ‘yap-boz’ları bozacak ve daha sonra parçaları değiştirerek yeni bir resmi
kurgulayacaktır. Tıpkı oyun oynar gibi. Ve oyun hiç bitmeyecek, bu oyunu bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Sanatçının sesine kulak verip oyuna katılmak için daha ne bekliyorsunuz?
Onay Akbaş sergisi, 25 Mayıs’a kadar Ankara Grup Sanat Galerisi’nde.